8 Ağustos 2011 Pazartesi

TART


Tüm malzemelerin işin en başından itibaren birlikte pişerek tümüyle kaynaştığı yemekleri seviyorum. Döneminin doruğundaki ürünlerden birbirleriyle uyumlu birkaç tanesini bulursunuz, bir güvece ya da fırın kabına koyarsınız, verirsiniz fırına. Sonra bir süreliğine unutursunuz. Onlar birlikte pişerken biraz birbirlerine karışırlar, her biri ayrı ayrı olur ama hep beraber de başka bir bütün olurlar. Fırındaki o birliktelikten yekpare bir koku yayılır evinize. İnsanı mutlu eder. 

Sonra her neyse o bütün, parçalara ayırırsınız, sevdiklerinizle paylaşmak için. Paylaşınca daha keyifli olur her şey. Günün sıradan bir anını özel bir paylaşıma dönüştürürsünüz. Kokuyla başlayan bu dönüşüm sofranın etrafındaki insanlar doydukça daha da bir sarmalar zamanı. Fırından çıkanı paylaştığınız gibi, anın keyfini de paylaşırsınız, içinizde bulunduğunuz mevsimin ruhunu, gururunuzu okşayan başarıları ya da başka anıları, keyifleri, başınızdan geçen gülünç şeyleri, insana ve insanlığa dair herhangi bir şeyleri.

Ayrı yerlerden gelip fırında kaynaşarak bir bütün haline gelen o 'şey' sofrada parçalanıp tekrar dağılır ve bu sefer insanları bir araya getirir, kaynaştırır.

Mevsim meyveleriyle her mevsim ayrı meyvelerden hazırlanarak tekrar masaya gelen tartlar bu türden yiyeceklerden. Bir parça hamuru ve tatlılığı ile bir akşam üstü paylaşmak için güzel bir bütün. 


'Tart' kelimesi eski Fransızca'da "düz hamur" anlamına gelen tarte den geliyor. Oxford İngilizce sözlüğüne göre kayıtlara geçmiş ilk tart 14. yüzyılda yapılmış. İnce ve kıtır hamurdan, daha kalınca, yağlı ve ağızda dağılan hamurdan yapılan, tatlı ve tuzlu tart hamurları mevcut. 

Pek çok meyveden tart yapmak mümkün. Ancak geçenlerde bizim bahçede kendince olmuş meyvelerini yerlere savuran kayısı ağacının meyvelerini komşumuz sayesinde toplayıp yediğimde hayrete düştüm. Pek çok meyve gibi kayısı da dalında olgunlaştığında tadını bulan bir meyve ve şehirde yaşayan insanlara ulaştırılan meyveler de olgunlaşmadan önce koparıldığından onların gerçek tatlarına varmaktan oldukça uzakta yaşıyoruz. Burnumun dibinde tek başına kendince yaşayan o ağacın kayısıları hayatımın en güzel kayısılarıydı. 


Kayısının latince isminin 'Ermeni eriği' anlamına gelen Prunus Armeniaca olmasının nedeni Bronz çağı döneminden kalma bilinen en eski kayısı çekirdeğinin Ermenistan'da bulunmuş olması. 5000 yıl kadar önce Çin'in batısı ile Türkmenistan dolaylarından çıktığı düşünülüyor. Kayısı ağacının gövdesinden çok güzel üflemeli çalgılar yapan Ermenilerin dışında İran, Suriye ve Anadolu'da da çok sevilmiş kayısı ağacı. Sevan Nişanyan'ın etimolojik sözlüğüne göre Türkçe'ye Farsça gaysı kelimesinden geçmiş. Yabani kayısı için kullanılan Zerdali kelimesi ise bugün halen İran'da kullanılıyor ve 'sarı erik' anlamına geliyor. Yurdumuzda bu ismi daha ufak ve ekşimsi kayısı türü için kullanıyorlar. 

Milattan sonra ilk yüzyılda yaşamış Romalı yazar ve filozof Pliny, kayısıdan bahsederken daha geç olgunlaşan bir tür şeftaliye nazaran daha erken gelişen ve 'erken olmuş' anlamına gelen praecocia kelimesini kullanıyor. Araplar ise bu kelimenin başına dillerinde kullandıkları bir eki eklemişler, Al-burqoq olarak kullanmışlar. Arap kökenli Endülüs Emevileri aracılığıyla da İspanya'ya albaricoque olarak geçmiş ve oradan diğer kültürlere yayılmış. Portekiz ve Güney Amerika ülkelerinde damasco olarak bilinen kayısının bu ismi ise en ünlü olduğu yerlerden biri olan Suriye'de bizim Şam dediğimiz şehrin orjinal ismi olan Damascus'tan geliyor. 

Yiyecekler için, "birlikte yetişen şeyler birbirine yakışır" derler. Orijini Lübnan, Ürdün, İsrail, Suriye, Filistin gibi Doğu Akdeniz ülkelerinin bulunduğu Levant toprakları olan badem de erken dönem bronz çağında yani M.Ö 3000-2000'li yıllarda ortaya çıkmış. Tam da kayısının Doğu Akdeniz'e ulaştığı zamanlarda. O da tıpkı kiraz, şeftali, kayısı ve erik gibi gül ailesinden. 

Doğu Akdeniz'de buluşmalarından binlerce yıl sonra halen daha birbirlerine çok yakışıyorlar bence. Bu tart bunun canlı bir kanıtı. 



BADEMLİ KAYISILI TART

Malzemeler;

Hamur için; (Bu tariften iki adet 26 cm'lik tart kalıbını kaplayacak hamur çıkar)
  • 30 gr. Toz Badem
  • 250 gr. Un
  • 140 gr. küp küp doğranmış Tereyağı
  • 100 gr. Pudra Şekeri
  • bir minik tutam Tuz
  • 1 yumurta

Tartın içi için;
  • 8-10 adet Kayısı
  • 100 gr. Şeker + 100 ml. Su ile hazırlanmış şurup
  • 20 adet Böğürtlen
  • 125 gr. oda sıcaklığında yumuşamış Tereyağı
  • 125 gr. Şeker
  • 125 gr. Toz Badem (Kendiniz hafifçe kavurup soğuduktan sonra çekerseniz daha iyi sonuç verir.)
  • 10 gr. Un
  • 3 Yumurta
  • 30 gr. Antep Fıstığı Ezmesi ya da çekilmiş Antep fıstığı

Yapılışı;
  • Hamur için unu, toz bademi ve tuzu bir kasede karıştırın. 
  • Tereyağını ve pudra şekerini mümkünse bir mutfak robotunda karıştırın. (Mutfak robotu hızlıdır ve vücut  ısınızı hamura aktarmaz.)
  • Yumurtayı ekleyin. Karıştırın. 
  • Son olarak un karışımını ekleyin ancak azar azar (makinenin 'pulse' tuşunu kullanarak) karıştırarak yalnızca hamur topağı haline gelene dek karıştırın. Fazla karıştırmak hamurun tek parça halinde açılmasını zorlaştırır. 
  • Hamuru bir streç filme sarın ve bir gece dinlendirin. 
  • Ertesi gün hamuru buzdolabından çıkarın. Beş dakika sonra merdane ile açarak 26 cm'lik tart kalıbına döşeyin. Hamuru tekrar buzdolabına kaldırıp yarım saat daha dinlendirin. 
  • Fırını 160 'C ye ayarlayarak açın. (Fanlı)
  • İç malzemesi için kayısıları ikiye bölüp hazırladığınız şurupta 10 dakika kaynatın. Süzün. 
  • Böğürtlenleri yıkayın.
  • Mutfak robotunda tereyağını karıştırın. Şekeri, bademi ve unu ekleyin. Tekrar karıştırın. 
  • Badem karışımına yumurtaları teker teker ekleyerek iyice karıştırın. 
  • Antep fıstığı ezmesini ekleyip son bir kez daha karıştırın. 
  • Tart hamurunuzun üzerine badem karışımını tümüyle boşaltın. 
  • Üzerine kayısı ve böğürtlenleri yarı batacak şekilde yerleştirin. 
  • Isınmış fırında 30 dakika pişirin. (Pişme süresinin yarısında her tarafının aynı şekilde kızarması açısından tartı kendi etrafında 180 derece döndürebilirsiniz.) 
  • Tartı kalıbının içinde bir telin üzerinde soğumaya bırakın. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder